1 Mayıs 2007 Salı
Alınyazısı Saati (İstanbul)Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsunYaklaştıkça büyüyenAyrıntıları setleri bahçeleriYumuşak çizgileriyle ortaya çıkanİşte ben o şehri yaşadım yıllarcaİstanbul'da parça parçaÇeşmelerinde ayı yaşadımServilerinde ayla birlik bölündümAyla birlik yaralandımİstanbul mezarlıklarını aydınlatan aylaSoludum bölük bölük ahiretinKeskin çizgili özgürlüğünüKanlı canlı özgürlüğünü ay kesmesiİçtim sıcak bir yaz günü içilen buz gibi bir vişne şurubu benzeriKutsallığın ballı biberli çilekli çile kevseriniİstanbul'dur bu otuz yıl kana kana yaşadığımTaşlarına adeta resmim işlediBen İstanbul'da dağıldım zerre zerreİstanbul damla damla içimde biriktiMermer tozu gelip gelip içimde oluştu bir şehirBu yeryüzünden ve gökyüzünden ötedeki şehirdirO bir kılıçtır Doğudan Batıya uzanıpÇin ipeğinden örülmüş şeytan kozasını bölenDarbeleriyle Batı çeliğini lime lime edenO Tanrı'nın kılıç halindeki hilaliİslam ruhunun kristalleşmiş heykeliİçimin sesi rüyamın öfkesi merhametimin şehriİstanbul'a gel oruç günleri gez gör ve dinle derindenTaştaki oymalarını incele bir er gözüyleSemerkant'tan kalkıp gelmiş erlerin gözüyle gör her yeriCamileri mezarlıkları çeşmeleri ve sebilleriGit Sümbülefendi'ye servilerden sor olan biteniMerkezefendi'de tüket maddeyi yırt maddeciliğin kefeniniBağdat'ta ebedi bağı ruhun ve ilahi hikmetlerinŞam'da son sınırı manevi medeniyetlerinKozmik bakış metafizik sezgiBağdat'tan dal, Şam'dan yaprak Diyarbekir'den çizgiHep İstanbul'da kırık dökükParçalanmış silinmiş sönmüşHayaletler gibi kaçmış gizliliklereLoş boşluklara sığınmış kan rengi bir huzur arzusuSabah Karacaahmet'te öten şafak kırmızısında savaş borusuSökün eder her sabah ufkun bir ucundan yeniçerilerSu şırıltısından gök gürültüsüne değinBütün seslere düzen vermiş ebedi mehterYok olduysa bu şehir ruhu ruhuma sindiBen yaşadıkça o yaşayacak bendeKimbilir belki o da dirilecek benimleİslam Milletinin dirilişindeO yeniden güneşin güneş ayın ay ve dünyanın dünyaİnsanın insan olduğu o gündeÖlümün biliyorum ey İstanbul diriliş içindirÖyleyse indir ruhunun teslim bayraklarını indir göm toprağaDoğrul ve kalk ayağaKemiklerinle etin arasındaSonsuz güç topla korku ve muştuylaMucize muştusuylaYüreğim yırtılıyor çınlıyor ağlıyor yüreğimFırtına yaprak yaprak dökülüyorGecenin tüyleri savruluyor havayaÖlümümü kutlayan Arz oğullarıylaMübarek toprağın anlamından bile yoksunTaşın demirin mermerin ve tozun metafizik kadrine bile düşmanKabus ruhumu çalmak isteyen hırsızMadde dönüşür binbir şeye ama ruh kaybolmazAltın madeni gibi pırıl pırıl kalır ve solmazVe ben kardan geldim ama denizi üstlendimDenizi yüklendim adeta denizle evlendimDenizle yaşadım denizle öldümÖldükten sonra denizin gözlerini gördümDenizden denize yükseldimBirliğin şarkısını işittim dinledim derinliklerindeSedeflerinden yapılmış İstanbul camilerinin taşlarıBeyaz güvercin kanadı köpüklerinde kubbelerini gördüm camilerin-Ama gizleyerek saklayarak itiraf etmeyerek-Bursa'dan gelen yeşil bu denizi boyadı gökten sonraVe trenler şifreli düdükleriyle trajedileri perdelerkenDönüp bir köşeden ötede kaybolurkenBen kayalarını denizin ahenkleştirdiği kıyılardaGerçeği koğaladım hayal meyal görünen kelimeler arkasındaVe derken birden karaya sıçradım AyasofyaPadişah türbeleriyle örtülmüş maskelenmiş şehzade mezarlarıylaKayboldu o deniz o kentle birlikte Rabbim bildir banaolup biteniO yeşil ötesi ışığı o güneşi tahlil eden su çizgisiniVe sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılıkVe derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlıkSerin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibiVe kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibiUçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibiGök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibiKalk ve kavra ruhum bir kadavra gibi solan bu göksel yapıyıBir kartal taşırken yere düşmüşVe kalakalmış kaldığı yerdeSonra karanlıklardan çıkan kartallar tünemiş üstüneYemişler ötesini berisiniEy kozmiğin kemirdiği bir kent gibi yükselen yapıEy Allah'a açılan ve kapanan ulu kapıBir at gibi soluyorsun kulelerinleDeniz öfkenin köpükleriyle benekliGel barışın köprüsü ol içimizde dışımızdaYeniden sularından içelim kana kanaSavaşabilirim bugün bütün dünyaylaGerekirseRuhumuzun susadığı hakikat olanEvrensel İslam Barışının zaferi içinAşk için Tanrı hakikati aşkı içinGöğe çıkan İsa yere insin diye-Fazla çıkardılar göğe-Gel ey Muhammed ve İsa hakikatiBurada sizi bekleyen bütün bir insanlık varBulutlar yaralı insanlar zehir saçan fırtınalarKara-düşünce fırtınalarıyla yüklü kurşun levha havalarıSavaşırım doğudan daha doğuDoğrudan daha doğru olanı bulmak içinZulme karşı savaşabilirimİnsan başı yalnız Tanrı önünde eğilecektirEbedi hakikat budurBunun için savaşırım ben Bunun için kanım helal olsun Şehrimin altına özgür Tanrı aşkını yazmakİstanbul'u yeniden Tanrı şehri yapmakBunun için savaşırım benServi için savaşırım çınar için savaşırımTozlanmamış gün doğuşu içinYıldızlar geceleri yeniden görünsün diyeTuz deniz damlasında gülsünÇam denizle gülüşsün Su tenimizle barışsın Ruhumuzla ışısın diye Savaşçıyım ben atalarım gibiİstanbul için savaşırım Bağdat'ın dervişlik ortağıŞam'ın kılıç kardeşiOlan İstanbul içinBenim güneşimden öteye kimse gidemezBenim güneşimin üstüne doğmadığı hayat hayat değil"Benim duvarımdan yüksek duvar haraptır"Gerçek özgürlüktür kölelik değil Tanrı'ya kullukİstanbul olacak yine gerçek özgürlüğün türküsü Kıyamete kadar söylenecek türkü
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
ya benim en beğendiğim şiirleri yayınlamışsınız çok bğendim yılın bloğu seçiyorum sizi (kendimce)
ÇOK BEĞENDİM SİZİ GÜZEL Bİ SİTE EN SEVDİĞİM ŞİİRLER
Yorum Gönder